
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler tellal iken, baban da senin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bir kırmızı başlıklı kız varmış. Bu kırmızı başlıklı kızın anası sürekli bok varmış gibi tarçınlı kurabiye pişirir, bunların hepsini alır bir sepete koyar, sonra da kırmızı başlıklı kıza "Git bunları o uyuz babaannene götür" dermiş. Kız, "Kadın madem uyuz ne diye kadına kurabiye yapıp duruyorsun? hem ben onun hastalık muhabbetlerini, romatizma ağrısı şikayetlerini Allah'ın her günü dinlemek zorunda mıyım?" diye sorarsa, kadın, "Ay onun o boyu devrilecise oğlu içki kumar ve kadın gibi türlü illetlere karıştıktan ve ben onu büyük bir tazminatla kapı dışarı ettikten sonra kadıncağızın hiç huzuru kalmadı, vicdanım sızlıyor da ondan yapıyorum bunları. Hem oğlunun parasıyla aldığım son model fırından biraz da o faidelensin yazıktır, ah-hahay!" der, sonra da, "Hem senin o karıyla kan bağın var, benim ise yok, o muhabbetleri dinlemek zorunda olan elbette ki sensin" diye eklermiş. Kadın kızını gitmeden önce uyarırmış: "Bana bak, o ormanın içindeki kestirme yoldan gitme seni kurtlar kapar, onun yerine şehir içindeki yoldan git, yolda belki zengin bir koca adayına rastlar da kafalarsın onu. Hoş, sende o cilve ne gezer!".
Kırmızı başlıklı kız her gün annesinin dediği gibi şehir içindeki yoldan gidermiş, ama bu sefer eve bir an önce dönüp, İsmail YK'nın önerilerine uyarak girdiği Facebook'ta kafaladığı Justin Bieber adlı sempatik çocukla yazışmak niyetindeymiş. Bu salak kırmızı başlıklı kız sanırmış ki Justin tüm şarkılarını ona yazar ve tüm Amerikanya halkına seslendirirmiş. Oysa ki Justin, küçük kızları tuzağına düşürmek için harıl harıl chatleşen bir abaza Türk erkeğinden başka biri değilmiş. Bizim salak kız bütün bunları farkedemeyecek kadar bön olduğundan, kısa yoldan gidip dönme kararını almış ve ormanın içine sapmış. Ağaçların arasından "Castiin, ay lav yuuu!" diye türküler çığıra çığıra giderken onu kötü kalpli kurt duymuş. Ağaçların arasından fırlayıp kırmızı başlıklı kızın yolunu kesmiş. Kurt mal mı, neden kızı oracıkta yememiş? Bilemiyorum. Ama kızla muhabbet etmeye başlamış:
MAL KURT: Oh, uzun zamandır buradan geçen birine rastlamamıştım. Nereye gidiyorsunuz kırmızı başlıklı genç hanım?
SALAK K.B. KIZ: Büyükannemin evine gidiyorum. Hani bu yolun sonundaki harabe, damı akan, yeşil kapılı ev var ya, o.
MAL KURT: Öyle mi? Büyükanneni tanırım, oldukça hoş sohbet bir kadındır. Kendisine Sir Lozenzo Von Matterhorn'un selamını iletirseniz, beni çok müteşekkür edersiniz küçük hanım.
SALAK K.B. KIZ: Elbette iletirim, Sir Matterhorn. İyi günler dilerim.
Böylece kırmızı başlıklı kız yoluna devam eder. Bu sırada patiye kuvvet yol alan mal kurt eve kırmızı oynar başlıklıdan önce varıp babaanneyi yer, kadının pembe pijamalarını da üstüne geçirir, ve kadının yatağına girer. Üstünü yorganla örter ki kırmızı başlıklı kız kurtun kıllarını farkedip olaydan kıllanmasın.
Kırmızı başlıklı kız kapıyı çalar ve "Büyükanne, büyükanne, ben geldim" diyerekten içeri girer. Kurtu görür görmez bi gariplik olduğunu anlayan kırmızı başlıklı kız sorar:
K.B.KIZ: Büyükanne, kulakların niye bu kadar büyük? Bu sefer de kabakulak mı oldun yoksa?
BÜYÜKANNEMSİ KURT: Yok evladım, seni daha iyi duyabilmek için kulaklarımı estetik operasyonla büyüttüm.
K.B.KIZ: Öyle mi? Gözlerini de mi büyüttün büyükanne?
BÜYÜKANNEMSİ KURT: Yok katarakt ameliyatı olduktan sonra kendiliğinden büyüdüler. Ama bu sayede seni daha iyi görebiliyorum artık.
K.B.KIZ: Peki ya burnun büyükanne?
BÜYÜKANNEMSİ KURT: Burnumdaki etten dolayı horlamam tüm ormanı rahatsız ediyormuş. En son maymunlar gelip beni gıdıklamakla tehdit ettiklerinden burundan da bir ameliyat oldum. Eti almak yetmiyormuş, burun kanallarımı genişlettiler. Ama iyi oldu. Annenin pişirdiği tarçınlı kurabiyeleri de seni de içime sindire sindire koklayabilirim artık.
K.B.KIZ: Peki ya dişlerin büyükanne? Artık dişçiye verecek kadar da paran kalmamıştır herhalde. Hoş, bu kadar ameliyatla dünya güzeli olup çıkman lazımdı ama daha da bir çirkinleştirmişsin kendini.
BÜYÜKANNEMSİ KURT: Sen büyükannen hakkında ne biçim konuşuyorsun, kaltak? Seni bir ısırıkta yemek için büyüttüm o dişleri ben!!!!
demiş ve kızı yemiş.
Hem büyükanneyi hem de kırmızı başlıklı kızı yiyen kurt kendini inek sandığından bir ağacın kenarına geviş getirmek amacıyla yatma kararı almış. Derenin şırıltısıyla şıp diye uykuya dalan kurtu ormanın edeleli ve seksi avcısı görmüş, kurtun karnını bir çırpıda yarmış ve hem büyükanneyi hem de kırmızı başlıklı kızı oradan kurtarmış. Avcının bu hareketinden ve edeleli vücudundan etkilenen büyükanne oracıkta avcının dudaklarına yapışmış. Bu sahneye tanık olan kırmızı başlıklı kız bu travmayı bir türlü atlatamamış ve psikolojik bunalıma girmiş. Justin Bieber'la evlenmeyi bu hayattan kurtuluş yolu olarak gören kız Castin'le Alibeyköy'de buluşmak üzere sözleşmiş. Buluşur buluşmaz karşısında bulduğu abazan Türk erkeği onu Etiler'e götürmüş ve boğazını kestikten sonra bir çöp tenekesinin içine atmış. Adam, bu zaferini bir seyyar satıcıdan aldığı sucuk ekmekle ödüllendirmiş.
Masal da burada bitmiş.