
Önce "obaaa az uyudum ve buna rağmen kendimi çok zinde hissediyorum! Gidip hemen ders kitabımı açıp çalışmalı ve mezun olduktan sonra ekonomiyi kurtarmak üzere seçilmiş kişi (bkz. the one) olarak kendimi bana atfedilmiş bu göreve hazırlamak için bir düzine makale okumalıyım" derim kendi kendime.
Ders çalışmaya başlar ve kafam kadar olan kitabın 5. sayfasında sıkılıveririm. Nasıl olsa uykum yoktur, deli danalar gibi koşmak ister deli gönlüm, biraz internette oyun oynayıp sonra ders çalışmaya devam edebilirim. Oyunu da www.nintendo8.com adlı siteden oynamaktayım, zira çocukluğumun oyunlarının keyfi başkadır.
Oyundan baydıktan sonra gözlerimin ekrana bakmaktan ağrıdığını keşfeder ve bu halimle okuma yapamayacağıma karar veririm. Aylak aylak takılırım.
Uyumaya karar verdiğimde sabahın dördü olmuştur bile.
Ertesi gün 8'de kalkıp derse gitmek farzdır. 4 saat uyumuş ve önceden de pek uyumamış bir insan canlısı için bu, "doubleişkence"dir. Duş almadan ayılmak tanımsızdır.
Duş aldıktan sonra yurt odasında kar yağan bir günde üşümemek ise olasılıksızdır. Bu sebeple expected value of vücut ısısı sıfırın altındadır. Tatlı bir uyku gelmektedir bünyeye. Ama öğrenci uyumaz! Dersime giderim.
Dersin 100 cümlesinden önemli 5 tanesini seçerim ve sadece onları hafızama alırım. Çünkü uykusuz bünye başağrısı yapmaktadır. Acı katlanılmazdır.
Uykusuzluğun yarattığı ruhsal çöküş yemek yeme isteğimi sıfıra indirir. Mide boştur, boş mide bulanır, bünyenin şalteri atmaktadır. Bünye sinir yapar, o da arkadaşlarıma patlar. Sevgili arkadaşlarım tavan yapmış sinir katsayısından dolayı cilalanıp parlatılmanın etkisiyle olay mahalini terkederler. Uykusuz bünye, yaptığının ayırdında dahi değildir.
Bu sebeple uykusuz bünye cuma gününe vasıl olduğunda saat 20:25'te uykuya dalarak kendine restart atmaya gider. Restart kaçınılmaz sondur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder