Her şey büyük patlama (big bang) ile başladı. sonra dinozorlar geldi gitti, işte medeniyetler kuruldu, suyun kaldırma kuvveti keşfedildi ve Çernobil patlak verdi derken en nihayetinde de ben çıktım ortaya. Dünyayı değilse bile ekonomiyi kurtarmak için gönderilmiş "the one" olma olasılığımın sıfıra yakın bile değil tamı tamına sıfır olduğunu idrak eyleyince, dedim bari sosyal hayatı kurtarayım. Şimdi yegane amacım gördüğüm her karış toprağa çiçek ekmek ve her bir penguen için yün atkılar örmek (ki üşümesinler). Çünkü bence insan tek sosyal hayvan, hatta tek sosyal varlık değil. Bana kalırsa planerya dahi kendi çapında sosyal bir canlı: Düşünsene, kafasını ikiye yarıyorsun ve -hop!- iki kafa! Ne geyik döner birader! Ama ikisi de aynı bilgi birikimi ve genetik bilgiye sahipse hep aynı şeyi konuşuyorlardır. İşte diyorum ya, onlar da kendi çapları kadar sosyaller.
Düşündüm de, belki de sosyal hayatın benim tarafından kurtarılmaya ihtiyacı olduğundan çok benim sosyal hayat tarafından kurtarılmaya ihtiyacım vardır. Kimden mi kurtarılmalıyım? Haydi bir klişe ile cevap vereyim - kendimden. Çünkü bir insanın kendisi, yine kendisine en yakışanı giymesidir. Çünkü bir insan ancak ve ancak kendine yakışanı giyerse kendisini yansıtabilir. Kendisini yansıtmayan bir insan kendisi olamaz, başkası olur. Ve eğer bir insan kendisinden çıkıp başkası olursa ya kaybolur, ya da başkalarının arasına karışıp kaynaşıp da var olur, ama kalabalık içerisinde gözden kaybolur. Bir insan eğer kaybolursa, kendisinin dizginlerinden kurtulur - ama her şey olabildiği kadar, hiçbir şey de olabilir. Eğer ikincisi olursa, aslında bizler birer tüpteki beyinizdir. O zaman "vat is dı matriks? falov dı vayt rebit" derler adama. Hatta kadına da. O yüzden kurtarın beni benden. Ya da şimdi kaçın ve kendinizi kurtarın - eğer kurtarmayacaksanız sonsuza kadar benimle kalın.
Ben Aptal Değilim!!
Sadece hayata bakış açım farklı...
7 Nisan 2012 Cumartesi
26 Aralık 2011 Pazartesi
"ceylan deyince aklıma ceylan geliyor"
Am I a Firework?
Tez sunumumu yapacağım günün sabahında (saat 07.00) radyodan dinlediğim "Hiç rüzgarda savrulan bir plastik torba gibi hissetmiş miydin?" ile başlayıp "ama öyle deme sen bir havai fişeksin aslında" ile devam eden şarkının nakaratında Katy Perry "Make your graduate professors go 'owww, owww, owww'" tavsiyesini verir vermez sokağın ortasında kahkahayı patlatmış olabilirim. Yani tam olarak "graduate professors" kelime grubunu kullanmamış olsa da, sunumun ortasında hocaların birden ayağa kalkıp "woo girls" gibi bağırmalarını hayal ettim sayesinde sabah sabah, sağolsun. Ay Katy sen sabah sabah beni güldürdün Allah(c.c.) da seni güldürsün inşallah amin.
25 Aralık 2011 Pazar
İşgal?!
11 Haziran 2011 Cumartesi
Taşınma merasimi

Yine bir ders dönemi bitti sevgili okurlar. Tam "Final dönemi bitti, artık insan formuna geri dönüş yapabilirim" derken biz yurt sakinleri hangi sorunsalla karşılaştı dersiniz? TA-ŞIN-MA!
Her yıl tekrar tekrar farkettiğim ve her ne kadar engellemeye çalışsam da başaramadığım bir olgu var: Paketlenecek eşya sayısı, bir çok eşyamı bağışlamama rağmen %10luk bir artış oranı gösteriyor. Bunların bir çoğunluğu ayakkabı (şimdi "eh, hatunsun tabi bi sürü ayakkabın var" diyorsunuzdur ama emin olun günlük olarak giydiğim sadece 2 farklı ayakkabım var. Geri kalanı hep "Aman düğün dernek olur yok iş görüşmesi olur yok resmi davet olur lazım olur" diye tuttuğum ayakkabılar). Bir diğer çoğunluk ise kitaplar, özellikle ders kitapları (1. sınıftan beri aldığım orjinal kitapları ileride akademik hayatımın bir anında lazım olur diye tutuyorum, ama işin kötüsü seneler sonra biliyorum ki çok daha yeni ve çok daha güzel kitaplar çıktığını farkedeceğim ve her yıl özenle kaldırdığım ve yerine yerleştirdiğim bu kitaplarımın sayfalarını bir kez dahi açmaya yeltenmeyeceğim; yine de için rahat etmez onlardan ayrılamam asla. Kitap ASLA VE ASLA A-TIL-MAZ! Ayrıca ileride evim olduğunda onları kütüphaneme dizip "Bakın aslında ben çok okuyorum" imajı yaratacağım nihai amacım bu). Bir sürü kıyafet var, ama bütün kış boyunca hep aynı 3 sweatshirt ile aynı kotu giyip durdum; baharda hep aynı spor yeleğimi giydim, yaz geldi topu topu iki şort ve 3 t-shirtüm var kombinleyebildiğim. Buna rağmen diğerlerini atmaya kıyamıyorum. Hiç giymediğim şeyler var aralarında!
Ne ara bu kadar çok şey tükettim? Ki ben kendimi sadece "ihtiyaçlarını satın alan" biri olarak görürdüm. Yoksa asıl ihtiyacım bu kadar çok tüketmek miymiş? Ne zaman öğrenmişim bu kadar çok tüketmeyi?
Sırtıma ne ara bu kadar çok yük almışım? Ne gerek var bu kadar çok şey taşımaya?
"Bir gün lazım olur"muş. O bir gün hiç mi gelmez kardeşim!
10 Haziran 2011 Cuma
Gelecek Planlarım
Plan A - Akademik Kariyer
Plan B - 4000$ biriktirdim. Doktoradan elim boş dönersem Rebecca Black'ın çalıştığı müzik şirketiyle çalışmak suretiyle bir kaset de ben çıkartacam.
Plan B - 4000$ biriktirdim. Doktoradan elim boş dönersem Rebecca Black'ın çalıştığı müzik şirketiyle çalışmak suretiyle bir kaset de ben çıkartacam.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)