
Yine bir ders dönemi bitti sevgili okurlar. Tam "Final dönemi bitti, artık insan formuna geri dönüş yapabilirim" derken biz yurt sakinleri hangi sorunsalla karşılaştı dersiniz? TA-ŞIN-MA!
Her yıl tekrar tekrar farkettiğim ve her ne kadar engellemeye çalışsam da başaramadığım bir olgu var: Paketlenecek eşya sayısı, bir çok eşyamı bağışlamama rağmen %10luk bir artış oranı gösteriyor. Bunların bir çoğunluğu ayakkabı (şimdi "eh, hatunsun tabi bi sürü ayakkabın var" diyorsunuzdur ama emin olun günlük olarak giydiğim sadece 2 farklı ayakkabım var. Geri kalanı hep "Aman düğün dernek olur yok iş görüşmesi olur yok resmi davet olur lazım olur" diye tuttuğum ayakkabılar). Bir diğer çoğunluk ise kitaplar, özellikle ders kitapları (1. sınıftan beri aldığım orjinal kitapları ileride akademik hayatımın bir anında lazım olur diye tutuyorum, ama işin kötüsü seneler sonra biliyorum ki çok daha yeni ve çok daha güzel kitaplar çıktığını farkedeceğim ve her yıl özenle kaldırdığım ve yerine yerleştirdiğim bu kitaplarımın sayfalarını bir kez dahi açmaya yeltenmeyeceğim; yine de için rahat etmez onlardan ayrılamam asla. Kitap ASLA VE ASLA A-TIL-MAZ! Ayrıca ileride evim olduğunda onları kütüphaneme dizip "Bakın aslında ben çok okuyorum" imajı yaratacağım nihai amacım bu). Bir sürü kıyafet var, ama bütün kış boyunca hep aynı 3 sweatshirt ile aynı kotu giyip durdum; baharda hep aynı spor yeleğimi giydim, yaz geldi topu topu iki şort ve 3 t-shirtüm var kombinleyebildiğim. Buna rağmen diğerlerini atmaya kıyamıyorum. Hiç giymediğim şeyler var aralarında!
Ne ara bu kadar çok şey tükettim? Ki ben kendimi sadece "ihtiyaçlarını satın alan" biri olarak görürdüm. Yoksa asıl ihtiyacım bu kadar çok tüketmek miymiş? Ne zaman öğrenmişim bu kadar çok tüketmeyi?
Sırtıma ne ara bu kadar çok yük almışım? Ne gerek var bu kadar çok şey taşımaya?
"Bir gün lazım olur"muş. O bir gün hiç mi gelmez kardeşim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder